11 Ocak 2014 Cumartesi

TAVSİYELER

Anne ve bebek için kendi kullandığım ve işime çok yaradığını düşündüğüm bazı şeylerden bahsedeyim, belki birilerine lazım olur.
Çatlak kremi!

Bu konuda çok şanslıyım, hiç çatlamadım. Çatlakların genelde ırsi olduğu da söyleniyor ama bence bella bee tummy haney butter genetiğe bile karşı koyabilir :) Yapısı biraz vaselin gibi, kokusu çok güzel, sürdüğünüz anda gerginliğinizi alıyor. Hafif yağlıymış gibi geliyor ilk başta ama kesinlikle ne kıyafetinize bulaşıyor ne de yağlı hissi veriyor. Sürdüğünüz andan itibaren resmen cildiniz nefes alıyor ve ferahlıyor. hamilelere şiddetle tavsiye ederim!!!

Göğüs ucu kremi!
 Hastanede hemşireler bana bir poşet dolusu deneme boyu ürünler getirdiler. Hatta doktorum görünce inanamamıştı, pek öyle hastalara vermezlermiş hemşireler, beni sevmişler :) O ürünlerin içinde carbosol'da vardı. Bebek hemşiresi bayan carbosol'u önerdi, kendisi de kullanmış ve çok etkili olduğunu söylemişti. Bende aldım hemen ve gerçekten de çok işime yaradı, çevremde de kim doğum yapsa hemen bunu öneririm.

Yeni doğum yapan bir annenin boş zamanı olur mu ki?

Olmaz, hemde hiç olmaz. hatta banyo bile yapamazsın. tuvalete gidemezsin. Simre doğduğunda çok heyecanlıydım her anne gibi. Onu kimselere veremezdim, sanki ben ve babası dışında herkes canını acıtacakmış gibi geliyordu ozamanlar. Çok korkardım birşey olursa diye. Ama ne yalan söyliyim vermem gerekirmiş. Hiç ayrılmadım ondan, saniye bile. Ama öyle körü körüne bağlanmamak, bağlamamak gerekirmiş. Evet mucize oldu, bebeğin oldu ama hala insansın ve ihtiyaçların var. Belli bir zaman sonra insanlıktan çıkmış haline bakamıyorsun aynada ve bu durum gerçekten de insanın psikolojisini çok bozuyor.  O sebepten insanlar 2. bebekte daha rahat oluyor ve izin vermiyor kendisine insanlıktan çıkmaya. 
Bizde durum hala aynı gerçi, bağımlı halde yaşıyoruz. taş çatlasın 13 ayda 5 kere bırakmışımdır anneme, ama suç benim kabul!

Yeni Hayat...

çoooook uzun zaman olmuş yazmayalı. öyle büyük patlamalar oldu ki bu blog'da ki boşlukta, uzun uzun yazmak lazım ama nereden başlamalı insan bilemiyor.
yalnız kelimelerden uzaklaşalı çok oldu, hayatım dolu dolu artık ve kelimelerimi aktaracak yer bulamadığımı fark ettim. Bloga devam :) Hem bana hem de belki okuyana yarar birşeyler çıkar herhalde.
TANIŞTIM!
hayatımın aşkıyla, ruh eşimle, öbür yarımla... 4 kasım 2010 ilk saatlerinde güneşi doğurduk birlikte, elele tutuşup birdaha bırakmamaya yemin ettik. 10 eylül 2011 bastık imzayı, sadece kendimize değil herkese ilan ettik.
HAYALLERİM GERÇEK OLDU!
o koku, o ten, insanın başını döndüren, 3580 gram 52 cm küçücük bir prenses. en büyük hayalim Simre'mle gerçeğe dönüştü. Simre, yıldızın yeryüzüne yansıması hali...

27 Temmuz 2010 Salı

YaLnIz KeLimEleR

öyle uzun zaman oldu ki kelimelerden uzaklaşalı, hiçbiri gelmiyor geri, yalnız kaldım...İfadelerim eksik, anlamsız... Yazdığım her şey aslında 5. yazışım belkide 10., her şeyi sil baştan başlatıyorum çünkü. Eksikleri tekrar yerine koymaya çalışırken, anlamlarıyla boğuşuyorum bir taraftan da, ucuna ilişmesin başka yüklemler diye... Elimden geldiğince korumaya çalışıyorum benim olanları,bende kalması gerekenleri ama hayat öyle bir an getiriyor ki önüne, biriktirdiğin tüm kelimelerin, tüm ifadelerin anlamsızlaşıyor avucunun içinde...Sen sadece bakıyorsun, boş boş... Nasıl olduğunu anlayamadan yitip gidenlerine üzülemiyorsun bile, sadece bir damla süzülüyor gözlerinden onlarla gitmek istercesine... sen hala boş bakıyorsun, belki küçük bir umutla...hani birinin aklına gelirse diye, herzaman yaptığın gibi, inanmayı istiyorsun hiç olmayacağını bile bile yinede kendini kandırıyorsun...

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Hola!!!


Hola...
Böyle başlamak istedim, hayata'da... Hola... Merhaba'nın daha sevimli, daha bir ışıltılı hali gibi gelir her zaman.
Nereden başlamalı bilemeden başladım yazmaya, yazılarımda biraz tutarsız, biraz karışık, kendi içinde kayboluyor, benim kendimde kaybolduğum gibi şu son günlerde...
Görüşürüz...